Hep düşünmüşümdür acaba adım Kaan yerine Kevin olsaydı, ne olurdu diye sevgili ülkemde.
Yani ülkemde bir şey değişmezdi tabi ki ama, bende çok şey değişeceğine eminim .
Öncelikle bir Türk'ün en büyük düşmanının, neden Türk olduğu sorusu ile başlayalım isterseniz. Bu durum beni oldum olası hep rahatsız etmiştir. Neden, biz toplum olarak içimizdeki öz değerlere sahip çıkmıyoruz? Neden birisi bir şeyleri başarmak için çalışırken, diğerleri bacağından tutup aşağı çekme çabasında olur? Bizim bir şeyleri başarma kapasitemiz yok mu? Yoksa yabancı insanların 4 kulakları ve 4 beyin lopları var da, bizim mi haberimiz yok?
Bu ve buna benzer çok soru sorulabilir. Ama bu sorular bize hiçbir zaman bir şey kazandırmadı ve bundan sonra da kazandırmayacak. Biz neredeyse dünyayı fethetmiş bir ulusun torunlarıyız, ama hala o zamanlardan kalan yabancı hayranlığını üzerimizden atamıyoruz. Neden? Çünkü taktir etme duygusunu unutmuşuz. İçimizden birilerinin bizden yetenekli olmasını ve başarılı olmasını istemiyoruz. Çünkü eğer olursa, kendi eksikliklerimizin altında ezilmekten korkuyoruz. Ama başkası özellikle yabancıysa yani eski dilde ecnebi ise, işler değişiyor. Çünkü Mike abi bir şeyler yapınca, o nasılsa yabancı tabi ki senden benden iyi olacak, algısı var. Ama Mehmet efendi bir şey yaparsa hemen sesler yükselmeye başlıyor; Bu bizim Mehmet'te kendini bir şey sanıyor. Evet sanıyor, neden sanmasın ki! Mike yapınca oluyor, Mehmet efendi yapınca niye olmuyor. Yapılan iş aynı değil mi , işin kalitesi aynı değil mi?
Soru;
Yapılan iş sadece yapıldığı yerde mi mükemmel yapılır?
Judo'yu ele alalım. Japon'ların ata sporu. 2013'te Brezilya'da düzenlenen Dünya Judo Şampiyonasında +100 kilo da kim kazandı dersiniz Fransa'dan Teddy Riner. Peki, 2012 de Londra olimpiyatlarında 73 kilo da kim kazandı? Rus Mansur İsaev. 2004 Atina Olimpiyatlarında 81 kilo da kim kazandı? Yunan İlias İliadis. Peki, Aikido'yu dünyaya kim tanıttı? Amerikalı Stevan Seagal. Amerika'da nereden beyin topluyor peki? Türkiye,İran,Hindistan vb... Dünya'yı yöneten Amerika'nın teknoloji ve bilimini kendi öz evlatlarımı üretiyor sanıyorsunuz!
Oysa dünyaya baktığımızda, bu düşünce yapısını başka ülkelerde göremiyorsunuz. Ülkeler her zaman kendi vatandaşlarına öncelik tanıyorlar. Ancak, yetenek sınırlarınız o ülkenin vatandaşlarından üst durumda ise sorun yok. Ama bu durum bizim ülkemizde öyle mi sizce?
Senelerce top peşinde koşturduğum zamanları hatırlıyorum. O zamanlarda Türkiye'ye gelen yabancılar tam bir fiyaskoydu. Hele Galatasaray'a gelen siyahi bir futbolcu vardı. Adını hatırlamıyorum şu anda ama, olayı net hatırlıyorum. Adam maçta kaleye şut çekip, topu taç'a atmıştı. Haftalarca gazeteler dalga geçmişti. Bu ve bunun gibi örnekler futbol,basketbol vb... spor branşlarında hep vardı ve olmaya devam ediyor. Alt yapımızdan gençler dururken, biz elalemin alt yapısındaki futbolcuları meşhur etmeye devam ediyoruz.
Bu ülkede uçak yapıldı, bu ülkede araba yapıldı, bu ülkede silah yapıldı. Hemde öz be öz Türk mühendisleri tarafından. Peki ne oldu? Devrim arabalarının akibeti gibi hepsi yalan oldu. İngiliz hükümeti bize savaş sonrası uçak siparişi verdi. Peki ne oldu? Dönemin bürokratları kabul etmedi. Neden? Çünkü biz kim sanayileşmek kim!
Mesleğim icabı senelerce bir çok seminere katıldım ve 43 yaşında bir insan olarak şunu rahatça söyleyebilirim ki yarısı hikaye idi. Tom'lara, Jane'lere para kazandırdık, bilgilere değil. Şimdi daha iyi anlıyorum. Size açık yüreklilikle söyleyebilirim ki, Türk meslektaşlarımdan daha çok şey öğrendim. Bu ülkede bir Ahmet Enünlü gerçeği var. Dünya Vücut Geliştirme Şampiyonu kendisi. Kendisini şahsen tanımam ama mütevaziliğinin herkes tarafından kabul edildiği bir sporcu. Hani şu zeki,çevik ve ahlaklı olanlardan. Arnold zamanlarında Türkiye'de yetişen en büyük sporculardan birisi kendisi. Arnold'u dünya biliyor, biz ise kendisine yeterli değeri verdik mi millet olarak sizce. Hatta bu yazımı okuyup ismini yeni duyanlar bile vardır.
Başka bir olay; Arkadaşım Amerika'ya gidiyor. Orada yoga derslerine girip, farklı hocaların deneyimlerinden faydalanmak istiyor. Sorulan ilk soru ne biliyor musunuz kendisine; Türkiye'de yoga yapılıyor mu? Biz tabi ki onlar için 3. dünya ülkesiyiz. O yüzden bu gayet normal aslında ama durun daha bitmedi. Hoca olduğunu belirtmesine rağmen başlangıç sınıfına alıyorlar kendisini. Sanki onların sertifikaları Hindistan'dan, bizim ki ise bakkaldan! Ertesi gün tekrar gidiyor. Bu sefer dersteki hoca onu başarılı bulduğundan lütfedip en ileri sınıfa alıyor ve ders sonrasında sınıfın en iyilerinden biri olduğu için tebrik ediyor.
Kendisine saygısı olmayan bir topluma, başkasının saygı göstermesini bekleyemezsiniz. Tabi ki yurt dışındaki yenilikleri takip etmeli ve gerekirse yabancı eğitmenlerden ders almalı ama, bu konunun ucunu kaçırmış durumdayız. Umarım bir gün yetenekli ve tuttuğunu kopartan bir millet olduğumuzu tekrar hatırlayıp, kendimize ve dünyaya bunu tekrar kanıtlarız. Ben bu ülkenin evladı Kaan olmakla gurur duyuyorum ve duymaya devam edeceğim.
Sevgi ve huzurla.
Yorumlar